Son zamanlarda biyoteknoloji alanında yaşanan gelişmeler ile genetiği değiştirilmiş organizmalar ortaya çıkmış ve başta ABD olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde GDO’ların üretim ve tüketim amacıyla kullanımı artmaya başlamıştır. Aynı zamanda bu tür ürünlerin neden olacağı muhtemel riskler konusunda endişeler ortaya çıkmış ve bu risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekmiştir. Kısaca biyogüvenlik olarak tanımlanan kavram, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile birlikte çevrenin ve biyoçeşitliliğin korunması amacı ile genetiği değiştirilmiş ürünler ilgili faaliyetlerin güvenli bir şekilde sürdürülmesini ifade etmektedir.
Dünyada en fazla ekimi yapılan ürün olan genetiği değiştirilmiş soya fasulyesi türünde de gen taraması bu amaçla yapılmaktadır. Günümüzdeki biyoteknoloji uygulamalarında farklı yöntemler kullanılmakta, organizmalara farklı genetik müdahaleler yapılmakta ve son ürünün kullanımı bazen farklı riskler oluşturmaktadır. Bu nedenle çoğu zaman farklı önlemlerin alınması gerekmektedir.
Gen taraması çalışmaları ile, bilimsel çalışmaları engellemeden, insan sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve sosyal yapı üzerinde meydana gelecek olumsuzluklar önceden belirlenmektedir.
Kuruluşumuzda gerçekleştirilen test, analiz, ölçüm ve değerlendirme çalışmalarında, ulusal ve uluslararası standartlara ve yürürlükte olan yasal düzenlemelere uyulmakta ve güvenilir ve tarafsız sonuçlar elde edilmektedir. Bu çalışmalar, en son teknolojik ekipmana, yetişmiş ve deneyimli bir kadroya ve modern yöntemlere dayanmaktadır. Bu kapsamda yapılan sayısız testler arasında bitki spesifik soya geni taraması hizmetleri de bulunmaktadır.