Altın, çekici rengi, nadirliği, kararmaya karşı direnci ve altına özgü birçok özel özelliği nedeniyle insanlar için çok değerlidir. Başka hiçbir elementin altından daha fazla kullanımı yoktur. Neredeyse her yerde eser miktarda altın bulunur, ancak yalnızca birkaç yerde büyük birikintiler vardır. Yaklaşık yirmi farklı altın minerali olmasına rağmen hepsi oldukça nadirdir. Doğada bulunan altının çoğu, doğal metal formundadır.
Altın, yükselen çözeltiler tarafından biriktirilen hidrotermal damarlarda, bazı sülfit birikintilerinden yayılan parçacıklar olarak ve plaser birikintilerinde oluşur.
Altının en belirgin fiziksel özelliği rengidir. Renk, kararma veya oksitlenmiş bir yüzeyin oluşması nedeniyle değişmez. Ancak altının rengi bileşimine göre değişir. Altının rengi sabit değildir.
Yeni üretilen veya geri dönüştürülen altının çoğu mücevher yapımında kullanılır. Yaklaşık yüzde 10’u madeni paralarda kullanılır. Yüzde 12’si ise elektronik, tıp, diş hekimliği, bilgisayarlar, pigmentler, yaldız ve optik gibi çok çeşitli kullanım alanlarında tüketilir.
Altın, iki ana yatak türünde bulunur. Maden yatakları, kayadaki damarlarda altının bulunduğu yerdir. İkincisi, altını maden damarlarından aşındıran suyun hareket ettirilmesiyle oluşan plaser yatağı olarak adlandırılır. Bir nehirdeki suyun hızı yavaşladığında, ağır altın dibe düşer ve nehir yatağının kumunda birikir.
Geniş bir teknolojik ekipmana ve yetişmiş ve deneyimli bir kadroya sahip olan ve en modern yöntemleri uygulayan kuruluşumuzda gerçekleştirilen test ve analizlerde, bir yandan ulusal ve uluslararası standartlara, bir yandan da yürürlükte olan yasal düzenlemelere uyulmaktadır. Bu kapsamda yapılan sayısız testler arasında element analizleri çerçevesinde altın (Au) test hizmetleri de bulunmaktadır.